90'lar onlardan sorulur

"1990'lı yıllarda basketbola gönül vermiş sporseverler için iki isim vardı ki yerleri çok farklıydı. Orhun Ene ve Harun ikilisi neredeyse 15 sezon Türk basketboluna damga vurdu. Gelin bu muhteşem ikilinin basketboldaki kader ortaklığına bir göz atalım."

ALP ULAGAY

Türk basketbolu 1990’ların başında uzun yıllar süren bir kış uykusundan uyanmaya başlamıştı. Örneğin 12 yıl aradan sonra Milli Takım ilk kez Avrupa Şampiyonası’nda katılma hakkı elde etmişti 1993’te. Türkiye’nin şampiyona vizesi aldığı elemelerdeki mucizevi galibiyetlerde Orhun Ene-Harun Erdenay ikilisinin payı büyüktü.

Orhun Ene son derece yaratıcı bir organizatör, Harun Erdenay ise sahanın her yerinden sayı üretebilen bir skorerdi. Bunu kulüp takımlarına da çok iyi yansıttı. Mesela Orhun Ene’yi kadrosuna katan takım Türkiye Ligi’nde finalin kapısını aralayıveriyordu. Onun oynadığı dört farklı takım 1988 ile 1996 arasındaki dokuz sezonda sekiz kez play-off final oynadı, bunların
üçü mutlu sona ulaştı. Çünkü tam bir winner’dı.

Üçlük, turnike veya pas, hücumda kilidi açacak anahtarı mutlaka bulurdu. Keza Harun Erdenay da 1990’da İTÜ’den ayrılıp kendi kanatlarıyla uçmaya karar verdiğinde Orhun
Ene’yle dönemin iddialı takımlarından Paşabahçe’de buluşmuştu. Ene kadar winner değildi; ama kesinlikle daha spektakülerdi.

1.90’lık boyuyla nispeten kısa boylu olmasına karşın açık alanda rakibini bire bir de yakaladığında gözü karaydı. Çembere kadar gider smacı yapıştırırdı.

İKİ UNUTULMAZ MAÇ

Bu iki ismi bana en iyi hatırlatan iki özel maça değinmeden geçmeyeceğim. Biri 1993 yılının aralık ayındaki Koraç Kupası grup maçıydı. Harun Erdenay o sezon yıldızlar topluluğu F,Bahçe’de oynuyordu ve Abdi İpekçi’de Panionios’u ağırladılar.

O akşam öyle bir Harun Erdenay vardı ki sahada, savunmada hangi önlemi alırlarsa alsınlar onu durduramadılar: İçeriden dışarıdan atıp 42 sayıyı çemberden geçiriverdi. Onun olağanüstü bir hücum performansıyla Fenerbahçe sahadan 102-87 galip ayrılmıştı.

Diğer özel maç ise Orhun Ene’ye dair. 1994-95 sezonunda Koraç Kupası’nda çeyrek finalde
Fransız Pau Orthez’le eşleşen Ülker ilk maçta Orhun Ene’den yoksundu. Çünkü apandisit ameliyatı geçirmişti ve bir süre takımdan uzak kalacaktı. Yine de ilk maçı 7 sayı farkla kazandı Ülkerspor.

Rövanşta Orhun Ene iki hafta önce geçirdiği ameliyata karşın insanüstü bir şekilde takımın lideri olarak sahaya çıktı. 20 sayı attı ve skoru dengede tutmaya çalıştı. O gün turu geçemediler; ama Ene’nin fedakârlığı sezon sonunda Türkiye Ligi’ndeki şampiyonluğun habercisiydi âdeta.

1994-95 sezonu ise Orhun-Harun ikilisinin Ülkerspor’da buluştuğu sezondu. Yolları iki sezon Paşabahçe takımında kesişse de genelde birbirlerine rakip olmuşlardı. Türkiye Ligi’ne adım attıkları 1985-86’dan itibaren. Ülker’deki bu ilk sezon tahminlerden de iyi geçti. Final serisinde Serdar Apaydın ve Haluk Yıldırım’ın da katkısıyla karşı konulmaz bir hücum dörtlüsü oluşturdular ve seriyi 4-2 kazanarak takımlarına ilk lig şampiyonluğunu kazandırdılar.

Son büyük randevuları 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası’ndaydı. Milli Takım’da artık yeni bir kuşak vardı ve bu kez bayrağı onlara devretmek üzerelerdi.

Hido-Memo-Kerem’li takımın iki ağabeyi rolünü üstlenmişlerdi. Ene, grup maçlarında sakatlandı ve çeyrek finalden itibaren oyun kuruculuk görevini genç Kerem Tunçeri’ye
devretti. Harun Erdenay ise finale kadar onun rolünü de üstlendi. Turnuva sonunda Türkiye,
Avrupa ikincisi olarak tarihinin en büyük başarısını kazanmıştı.

orhunene harunerdenay millitakım ülkerspor bsl avrupa