Aidiyet | Özge Yavaş
"Beşiktaş Ailesi'ne adım attığınız andan itibaren bu camiaya gönülden bağlı insanların ilgi ve alakası ile karşılaşıyorsunuz. Bu sizin omuzlarınıza ne kadar büyük bir kulüpte bulunduğunuzu anlamanızı gerektirecek bir sorumluluk yüklüyor. Umarım sezon içerisinde sahada geçtiğimiz sezon Beşiktaş Erkek Basketbol Takımı’nın bıraktığı gibi kaliteli ve savaşçı bir basketbol ortaya koyabiliriz."
02 Eylül 2021 - 14:36
RÖPORTAJ: TOLGA YENİGÜN
Geride bıraktığım sezon benim ve önceki takımım Hatay BŞB açısından ortak bir bakış açısı ile yorumlanabilir. Olumsuzu ve olumluyu bir arada yaşadığımız bir sezondu. Sezon sonunun olumlu bitmesi, Hatay’daki kadın basketbolu kültürüne çok yakıştı. Yükselişe geçmemizde geçmiş yönetimlerin ve koçların emeklerini unutmadan, sezon ortasında takımı krizli bir durumda devralan koç Ekin Baş’ın büyük payı olduğunu söylemek gerekir. Takımı aldıktan sonra biz oyunculara zorlukların üstesinden ancak beraber gelebileceğimizi çok iyi aşıladı ve sistemi içerisinde tanıdığı özgürlükler ile her oyuncudan maksimum verimi elde etmeyi başardı.
Asist konusunda ise; çevremde iyi skorerler ile oynadığım zaman onları devreye sokmaktan ve asist sayımı yükseklerde tutmaktan mutlu olan bir oyuncuyum. Günümüz basketbolunda oyun kurucuların, asist sayılarını arttırırken, top kayıplarını olabildiğince aşağıda tutmaları çok önemli. Ben asist yapmaktan keyif alan bir oyuncuyum ve günümüzde takımlar sizin verdiğiniz pası skora dönüştürecek kaliteli yabancıları ligimize getiriyorlar. Hatay’dan örnek vermem gerekirse Hind Ben Abdelkader gibi çok iyi bir şutör ve Astou N’dour gibi birçok şeyi aynı anda yapabilen mobil bir uzunla birlikte oynadığınızda asist sayılarınızın yüksek olması için tek koşul doğru tercihi verebilmeniz.
Benim için kariyerimin bu noktasında Beşiktaş gibi Türkiye’nin en büyük kulüplerinden biri tarafından tercih edilmek gurur verici oldu. Geçtiğimiz sezon erkek basketbolunda Beşiktaş’ın genç Türk oyuncular etrafında kaliteli yabancılar ve Mehmet Yağmur önderliğinde oynattığı basketbolu hayranlıkla izlerken, şimdi kadın takımının en tecrübeli oyuncusu konumunda çok benzer bir konumda ben bulunacağım. Benim için eşsiz bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ailesine bağlı bir insan olarak sürdürdüğüm sporculuk hayatımda Beşiktaş gibi büyük bir ailenin değerlerini en iyi şekilde temsil etmek için terimin son damlasına kadar mücadele edeceğim.
Söylediğim gibi geçen sezon Beşiktaş Erkek Takımı’nın birçok maçını takip ettim. Sezona kötü başlamalarına ve genç takım olmalarından dolayı birçok insanın bu düşüşün devam edeceğini düşünebilme ihtimaline karşın, harika bir reaksiyon göstererek çok başarılı bir sezona imza attılar. Alperen Şengün’ün performansı sezon boyunca spektakülerdi ve NBA Yaz Ligi’nde de muhteşem performansını sürdürdü.
Şehmus Hazer de aynı şekilde ülke basketbolu için son derece heyecan verici bir potansiyele sahip. Beşiktaş’ın erkek basketbolunda bu yapılanmayı yalnızca A Takım değil, altyapı bazında da sürdürdüğünü biliyorum ve gelecekte benzer yatırımların Beşiktaş kadın basketbolunda da yapılmasını temenni ediyorum.
Takımınızla birlikte sezona yansıtacağınız sinerjiyi kestirebilmek, belirli bir ritim yakalamak basketbolda süreç isteyen bir konu. Bu noktada eğer her oyuncunun kafasında kendi bireysel performansından ziyade Beşiktaş’ın çıkarlarını öne koyacak sağduyunun olduğuna emin olabilirsek, yeni takımımızla uyum sağlayabilmemiz için önümüzde bir engel olmayacaktır.
Kendi pozisyonumdaki oyuncuları takip etmekten keyif alıyorum, ama tabii ki Luka Doncic veya Nikola Jokic gibi doğal pozisyonu oyun kurucu olmasa da oyun zekalarıyla fark yaratan basketbolculardan etkilenmemek mümkün değil. Hem kişiliğini hem de teknik anlamında basketbolunu örnek aldığım Birsel Vardarlı Demirmen ile geçmişte aynı takımda yer alabilmek benim basketbola ve hayata dair çok şey öğrenmemi sağladı.
Bu sezon yeni kurulan, bir araya gelen bir staff’a sahibiz. Başantrenörümüz Erdal Erdinç’i benim jenerasyonumda erkek altyapılarda Beşiktaş’ta, diğer büyük kulüplerde ve milli takımlarda çalışmış olması yönüyle biliyordum. Bunun yanı sıra hem erkek hem kadın basketbolu tecrübesi olan yardımcı antrenörlerden kurulu bir ekibimiz var. Geçmişte erkek basketbolundan kadın basketboluna geçiş yaparak başarı elde etmiş birçok başarılı antrenör ve staff örnekleri mevcut. Bu doğrultuda staff’ımızın en büyük motivasyonunun da bunu yakalamak olacağına eminim.
Beşiktaş Ailesi'ne adım attığınız andan itibaren bu camiaya gönülden bağlı insanların ilgi ve alakası ile karşılaşıyorsunuz. Bu sizin omuzlarınıza ne kadar büyük bir kulüpte bulunduğunuzu anlamanızı gerektirecek bir sorumluluk yüklüyor. Umarım sezon içerisinde sahada geçtiğimiz sezon Beşiktaş Erkek Basketbol Takımı’nın bıraktığı gibi kaliteli ve savaşçı bir basketbol ortaya koyabiliriz.
Yeni sezonda taraftarların salonlara geri dönmesi, beni birçok açıdan çok mutlu edecek bir gelişme oldu. Hem Beşiktaş taraftarının önünde ve onlarla aynı amaç için oynayacak olmak hem de pandeminin küresel anlamda etkilerinin azaldığını biraz olsun hissedebilmek beni sevindirecek. İnsanların yeniden sağlıklı bir şekilde basketbolun ve sporun etrafında sosyalleşmeye gerçekten çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Her zaman adım adım gitmeyi seven; ancak uzun vadede de kendisine hedefler koyan bir sporcuyum. En büyük önceliğim bu sezon için beni Beşiktaş’ta görmeyi isteyen, bana güvenen insanları mahcup etmemek. Sporcular olarak kariyerimizde başardıklarımız sebebiyle tercih ediliyoruz ve görev yaptığımız camialara karşı sorumluluklarımız var.
Uzun vadeli hedeflerimi kategorize etmek gerekirse yaklaşık 3-4 sezon sonra yurtdışında bir takımda oynayıp farklı basketbol kültürleri gözlemlemeden kariyerimi bitirmek istemiyorum. Bu zaman yaklaşana dek göstereceğim performans ile A Milli Takım’da bulunma fırsatı elde etmek de benim için çok önemli ve anlamlı bir hedef.
EuroBasket maalesef A Milli Takımımızın istediği sonuçları alamadığı bir turnuva oldu. Alınan kötü sonuçlarda ülke basketboluna hizmet eden hepimizin sorumluluğu mevcut. A Milli Takım'da alınan kötü sonuçlardan ziyade, kadın basketbolunda altyapılarımızın durumuna göz atmak büyük resmi görebilmek açısından daha faydalı olur. En nihayetinde jenerasyon geçişleri milli takım seviyelerinde her zaman sancılı değişimler içermiştir. Bunu gerek erkek gerek kadın basketbolunda birçok ülke yaşamıştır. Bunu başarılı kılmanın tek yolu alttan gelen jenerasyonlarda aynı oyuncu kalitesini yakalayabilmek diye düşünüyorum.
Erken yaşta ailesinden ayrılmış ve Antalya Koleji’nde basketbol altyapı eğitimi almış bir sporcu olarak, benim küçüklüğümde kadın basketbol altyapılarında oynanan basketbolun ve geliştirici basketbol ortamının bugün ne yazık ki olmadığını gözlemliyorum. Bu durum beni endişelendiriyor ve çok yetenekli genç sporcularımız olmasına rağmen kariyer tercihlerini sağlıklı şekilde veremedikleri bir kadın basketbolu ortamının mevcut olması son derece düşündürücü.
TİPLEME
- En beğendiğin koçlar?
- Orhun Ene, Pablo Laso.
- En beğendiğin oyuncu?
- Şu sıralar Luka Doncic
- En iyi ilk 5'in?
- Birsel Vardarlı Demirmen, Cappie Pondexter, Alba Torrens, Anastasiya Verameyenka, Sylvia Fowles
- En zorlu deplasman?
- Dynamo Kursk, çok zor gidiliyor!
- Tek kelime ile Beşiktaş...
- Vefa
Geride bıraktığım sezon benim ve önceki takımım Hatay BŞB açısından ortak bir bakış açısı ile yorumlanabilir. Olumsuzu ve olumluyu bir arada yaşadığımız bir sezondu. Sezon sonunun olumlu bitmesi, Hatay’daki kadın basketbolu kültürüne çok yakıştı. Yükselişe geçmemizde geçmiş yönetimlerin ve koçların emeklerini unutmadan, sezon ortasında takımı krizli bir durumda devralan koç Ekin Baş’ın büyük payı olduğunu söylemek gerekir. Takımı aldıktan sonra biz oyunculara zorlukların üstesinden ancak beraber gelebileceğimizi çok iyi aşıladı ve sistemi içerisinde tanıdığı özgürlükler ile her oyuncudan maksimum verimi elde etmeyi başardı.
Asist konusunda ise; çevremde iyi skorerler ile oynadığım zaman onları devreye sokmaktan ve asist sayımı yükseklerde tutmaktan mutlu olan bir oyuncuyum. Günümüz basketbolunda oyun kurucuların, asist sayılarını arttırırken, top kayıplarını olabildiğince aşağıda tutmaları çok önemli. Ben asist yapmaktan keyif alan bir oyuncuyum ve günümüzde takımlar sizin verdiğiniz pası skora dönüştürecek kaliteli yabancıları ligimize getiriyorlar. Hatay’dan örnek vermem gerekirse Hind Ben Abdelkader gibi çok iyi bir şutör ve Astou N’dour gibi birçok şeyi aynı anda yapabilen mobil bir uzunla birlikte oynadığınızda asist sayılarınızın yüksek olması için tek koşul doğru tercihi verebilmeniz.
Benim için kariyerimin bu noktasında Beşiktaş gibi Türkiye’nin en büyük kulüplerinden biri tarafından tercih edilmek gurur verici oldu. Geçtiğimiz sezon erkek basketbolunda Beşiktaş’ın genç Türk oyuncular etrafında kaliteli yabancılar ve Mehmet Yağmur önderliğinde oynattığı basketbolu hayranlıkla izlerken, şimdi kadın takımının en tecrübeli oyuncusu konumunda çok benzer bir konumda ben bulunacağım. Benim için eşsiz bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ailesine bağlı bir insan olarak sürdürdüğüm sporculuk hayatımda Beşiktaş gibi büyük bir ailenin değerlerini en iyi şekilde temsil etmek için terimin son damlasına kadar mücadele edeceğim.
Söylediğim gibi geçen sezon Beşiktaş Erkek Takımı’nın birçok maçını takip ettim. Sezona kötü başlamalarına ve genç takım olmalarından dolayı birçok insanın bu düşüşün devam edeceğini düşünebilme ihtimaline karşın, harika bir reaksiyon göstererek çok başarılı bir sezona imza attılar. Alperen Şengün’ün performansı sezon boyunca spektakülerdi ve NBA Yaz Ligi’nde de muhteşem performansını sürdürdü.
Şehmus Hazer de aynı şekilde ülke basketbolu için son derece heyecan verici bir potansiyele sahip. Beşiktaş’ın erkek basketbolunda bu yapılanmayı yalnızca A Takım değil, altyapı bazında da sürdürdüğünü biliyorum ve gelecekte benzer yatırımların Beşiktaş kadın basketbolunda da yapılmasını temenni ediyorum.
Takımınızla birlikte sezona yansıtacağınız sinerjiyi kestirebilmek, belirli bir ritim yakalamak basketbolda süreç isteyen bir konu. Bu noktada eğer her oyuncunun kafasında kendi bireysel performansından ziyade Beşiktaş’ın çıkarlarını öne koyacak sağduyunun olduğuna emin olabilirsek, yeni takımımızla uyum sağlayabilmemiz için önümüzde bir engel olmayacaktır.
Kendi pozisyonumdaki oyuncuları takip etmekten keyif alıyorum, ama tabii ki Luka Doncic veya Nikola Jokic gibi doğal pozisyonu oyun kurucu olmasa da oyun zekalarıyla fark yaratan basketbolculardan etkilenmemek mümkün değil. Hem kişiliğini hem de teknik anlamında basketbolunu örnek aldığım Birsel Vardarlı Demirmen ile geçmişte aynı takımda yer alabilmek benim basketbola ve hayata dair çok şey öğrenmemi sağladı.
Bu sezon yeni kurulan, bir araya gelen bir staff’a sahibiz. Başantrenörümüz Erdal Erdinç’i benim jenerasyonumda erkek altyapılarda Beşiktaş’ta, diğer büyük kulüplerde ve milli takımlarda çalışmış olması yönüyle biliyordum. Bunun yanı sıra hem erkek hem kadın basketbolu tecrübesi olan yardımcı antrenörlerden kurulu bir ekibimiz var. Geçmişte erkek basketbolundan kadın basketboluna geçiş yaparak başarı elde etmiş birçok başarılı antrenör ve staff örnekleri mevcut. Bu doğrultuda staff’ımızın en büyük motivasyonunun da bunu yakalamak olacağına eminim.
Beşiktaş Ailesi'ne adım attığınız andan itibaren bu camiaya gönülden bağlı insanların ilgi ve alakası ile karşılaşıyorsunuz. Bu sizin omuzlarınıza ne kadar büyük bir kulüpte bulunduğunuzu anlamanızı gerektirecek bir sorumluluk yüklüyor. Umarım sezon içerisinde sahada geçtiğimiz sezon Beşiktaş Erkek Basketbol Takımı’nın bıraktığı gibi kaliteli ve savaşçı bir basketbol ortaya koyabiliriz.
Yeni sezonda taraftarların salonlara geri dönmesi, beni birçok açıdan çok mutlu edecek bir gelişme oldu. Hem Beşiktaş taraftarının önünde ve onlarla aynı amaç için oynayacak olmak hem de pandeminin küresel anlamda etkilerinin azaldığını biraz olsun hissedebilmek beni sevindirecek. İnsanların yeniden sağlıklı bir şekilde basketbolun ve sporun etrafında sosyalleşmeye gerçekten çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Her zaman adım adım gitmeyi seven; ancak uzun vadede de kendisine hedefler koyan bir sporcuyum. En büyük önceliğim bu sezon için beni Beşiktaş’ta görmeyi isteyen, bana güvenen insanları mahcup etmemek. Sporcular olarak kariyerimizde başardıklarımız sebebiyle tercih ediliyoruz ve görev yaptığımız camialara karşı sorumluluklarımız var.
Uzun vadeli hedeflerimi kategorize etmek gerekirse yaklaşık 3-4 sezon sonra yurtdışında bir takımda oynayıp farklı basketbol kültürleri gözlemlemeden kariyerimi bitirmek istemiyorum. Bu zaman yaklaşana dek göstereceğim performans ile A Milli Takım’da bulunma fırsatı elde etmek de benim için çok önemli ve anlamlı bir hedef.
EuroBasket maalesef A Milli Takımımızın istediği sonuçları alamadığı bir turnuva oldu. Alınan kötü sonuçlarda ülke basketboluna hizmet eden hepimizin sorumluluğu mevcut. A Milli Takım'da alınan kötü sonuçlardan ziyade, kadın basketbolunda altyapılarımızın durumuna göz atmak büyük resmi görebilmek açısından daha faydalı olur. En nihayetinde jenerasyon geçişleri milli takım seviyelerinde her zaman sancılı değişimler içermiştir. Bunu gerek erkek gerek kadın basketbolunda birçok ülke yaşamıştır. Bunu başarılı kılmanın tek yolu alttan gelen jenerasyonlarda aynı oyuncu kalitesini yakalayabilmek diye düşünüyorum.
Erken yaşta ailesinden ayrılmış ve Antalya Koleji’nde basketbol altyapı eğitimi almış bir sporcu olarak, benim küçüklüğümde kadın basketbol altyapılarında oynanan basketbolun ve geliştirici basketbol ortamının bugün ne yazık ki olmadığını gözlemliyorum. Bu durum beni endişelendiriyor ve çok yetenekli genç sporcularımız olmasına rağmen kariyer tercihlerini sağlıklı şekilde veremedikleri bir kadın basketbolu ortamının mevcut olması son derece düşündürücü.
TİPLEME
- En beğendiğin koçlar?
- Orhun Ene, Pablo Laso.
- En beğendiğin oyuncu?
- Şu sıralar Luka Doncic
- En iyi ilk 5'in?
- Birsel Vardarlı Demirmen, Cappie Pondexter, Alba Torrens, Anastasiya Verameyenka, Sylvia Fowles
- En zorlu deplasman?
- Dynamo Kursk, çok zor gidiliyor!
- Tek kelime ile Beşiktaş...
- Vefa
YORUMLAR